Küresel ısınma ve ekolojik krizin bireyler üzerinde kabus etkisi yaptığı ve anksiyeteye sebep olduğu belirlendi. Birer afete dönüşen sıradan doğa olaylarının yarattığı belirsizlik duygusunun sonucu gelişen kaygı literatüre eko-anksiyete olarak yansıdı. Birgün yazarı Gözde Bedeloğlu Greta Thunberg’in çarpıcı bir şekilde ortaya koyduğu kaygıların sadece yeni kuşağa ait bir kaygı olmadığını belirtti. Bedeloğlu’nun “%99’un yeni hastalığı: Eko-Anksiyete” başlıklı yazısının bir bölümü şöyle:
“Betonlaşma ve ormansızlaşma gibi çeşitli sebeplerle her biri felakete dönüşen doğal afetlerdeki peşi sıralığın insan psikolojisindeki olumsuz etkisi bir süredir tartışılıyor. Dünya çapında örgütlenen çocuk ve genç aktivistlerin eylemlerinde görüldüğü üzere, bu ağırlıklı olarak geleceklerinden endişe eden yeni kuşağa ait bir kaygı gibi görünse de gün kurtarmacı popülist politika ve liderliğe mesafeli duran, çevresinde olup bitene duyarlı herkeste görülebilen bir duygu bozukluğu. Gezegenin adım adım yok oluşuna şahitlik etmenin insanı daimî tehdit altında hissettiren bir yanı var, ki uzmanlara göre bu da depresyonu tetikliyor. Olanlar karşısında kendini güçsüz hissedip içe kapanmak da mümkün; korkuyla büyüyen öfkeyi aktivizme yönlendirmek de…
***
Bireysel olarak daha az tüketebilir, hayvansal gıdayı kısmen ya da tamamen hayatımızdan çıkarabiliriz. Fakat milyonlarca insanın çabasını, bir saatlik yolu özel uçağına atlayarak giden zenginlerin saniyeler içinde heba ettiği de bir gerçek. Dolayısıyla ne zaman ki ‘küçük çevreci tatlı kız’ Greta, zenginlerin tüketimini eleştiren ve yaşamı yok eden savaşlara karşı bir tutum sergiledi, işte o zaman şimşekleri üzerine çekti. O saatten sonra şöhret ve ilgi peşinde koşan, lobicilik faaliyetleri yürüten şımarık bir genç olarak etiketlenmeye başlandı.
***
Veriler açık, dünyaya en büyük kiri pası zehri, zenginler yayıyor. Bunlar yeri geldiğinde vergileri affedilen şirketler, kişisel menfaat peşindeki işbirlikçi siyasetçiler, yöneticiler ve diğer sermayedarlardan çıkıyor. İklim değişikliği, küresel ısınma, ekolojik tahribat adına ne denilirse densin, bunun bir zenginler düzeni krizi değil de yanında su termosu taşımayanların sebep olduğu sorun gibi algılatma çabası büyük bir kandırmaca. Nitekim, iklim aktivistleri ne zaman bu açık gerçeği dile getirse, genci, çocuğu yetişkini fark etmeksizin, zenginler ve siyasi temsilcileri tarafından kıyametçilikle, korku yayıcılıkla suçlanıyor. Dünyanın en zengin yüzde 1’i için işler her zamanki gibi tıkırında, geri kalan yüzde 99’u ise yeni kaygı bozukluklarını anlamaya çalışıyor.”
(HABER MERKEZİ)